10 Ara 2010

di-zine : Sex and the City



Benim için bir diziye başlama süreci çok ağrılıdır. Dizinin bütün sezonları bilgisayarımda kayıtlıdır ama
ben bir türlü izleyemem. 1 ay 2ay 3ay bekler orada beni.
Sex and the City de böyleydi benim için. Dif’in ısrarları üzerine diziyi bilgisayarımın bekleme odasına
depolamıştım ve yine Dif’in her gün ısrarla sorduğu “izledin mi?” sorularına rağmen 3ay bekletmiştim onu orda. Tıpkı bu yazıyı yazmayı bekletmem gibi.
Sex and the City bizim hayatımızda özel bir yere sahiptir. Her kadın gibi biz de kendimizden parçalar bulduk o dizide. Her birimiz karakterlerden biriydik ve her izleyişimizde bize olan benzerliklere artan bir şaşkınlıkla baktık. Charlotte’un düzenli bir hayat isteği, Carrie’nin takıntılı halleri, Miranda’nın güçlü kadın imajı ardındaki güçlü kırılganlığı, Samantha’nın bir türlü tek kişi olamaması ve iki kişi yapamaması… ve daha bir sürüsü.
Geçmişte dizi hakkında söylenenleri bilmiyorum. Şimdi de hakkında neler söyleniyor bilmiyorum. Bildiğim şu ki izlemeye değer bir dizi kendisi.
Şu teknik bilgiyi de vermeden geçmeyelim, dizinin IMDb notu 7.1.


Hiç yorum yok: