9 May 2011

echo-laser : Henry Lee


Henry Lee, Nick Cave ile PJ Harvey’in muhteşem bir düeti… Bu parçayı Nick Cave’in Murder Ballads aldı tüm parçaların cinayetlerle ilgili olduğu albümünde bulabilirsiniz.

Aslen Amerikalı eğitimci ve folklorist olan Francis James Child tarafından 19. Yüzyılın sonlarında derlenen, orijinali İskoçya olan geleneksel bir folk şarkısı ve şarkının hikayesi 18. Yüzyıla kadar gitmekte.

Hikaye, başka bir kadınla evli olan bir adamdan çocuk bekleyen bir kadını anlatmaktadır. Öyle ki, Henry Lee adlı abimiz, evli olduğu halde karısından daha güzel olan başka bir kadın ile kırıştırmaktadır. Bu kadın da Henry’nin artık onunla beraber olamayacağını ve karısına dönmesi gerektiğini söylediği anda çıldırır. Sahip olduğu aşk, onu içten içe yer bitirir. Henryciğinin tabiri caizse ya kendisinin ya da kara toprağın olması gerektiğini düşünerek, bir gün abimize içki içirerek onu sarhoş eder. Daha sonra odaya girer, Henry’ye bakar, içindeki aşk ve hiddet karışımı bir duyguyla Henry’e veda öpücüğü verir ve ölene kadar bıçaklar. Cesedini sürükleyerek nehir kıyısına getirir ve nehre atar. Bir rivayete göre, bu işi şehirden bir kadınla, elmas yüzük rüşvet vererek beraber yaptığı söylenir. Olan biteni bir kuş görmüştür ve içinde fırtınalar esen  bu kadınla alay eder. Hiddeti geçmeyen kadın, kendisini küçük düşüren kuşu tuzağa düşürmek için yem atar fakat kuş, eğer gelirse onu öldüreceğini bildiğini söyler.

get down, get down, little henry lee
and stay all night with me
you won't find a girl in this damn world
that will compare with me

Nick Cave, bu şarkının küçümsenmiş bir kadının hiddetini konu aldığını söyler. Bu öyle bir hiddettir ki sevdiği adamı kaybetmemek için onun ölmesine razıdır. Henry Lee’yi katlettikten sonra kadının oh olsun çekip, diğer kadın için içten içe çılgınca güldüğü gözlerimin önüne gelir trajikomik bir şekilde.

lie there, lie there, little henry lee
till the flesh drops from your bones
for the girl you have in that merry green land
can wait forever for you to come home

Şarkının ezgisel olarak gidişatı ise, nakarat kısmına gelinceye kadar yumuşak giden, nakarat kısmında hafif yükselen bir tempoda ilerliyor. Hem Nick Cave’in kalın ve gür sesi hem de PJ Harvey’in buğulu ve titrek sesi şarkıya tam oturmuş. Çalan piyanonun tuşları arasında zıplamamak elde değil. Şahsen şarkıyı üst üste yüzlerce kere dinlesem de üzerimde bıraktığı etki hep aynı. Ürpertici ve tuhaf bir şekilde romantik...

Gelgelelim, klibi çok ilginç bir şekilde çekilmiş bu hüzünlü şarkının. Ne çekelim nasıl bir şey olsun diye düşünürlerken, kameraman start vermiş ve her şey doğaçlama ilerlemiş. PJ Harvey ve Nick Cave adeta mükemmel bir uyum içerisinde dans ederek, gerek hıçkırarak, gerek gülümseyerek harika bir iş çıkarmış. İnsanın klibi izlerken ya Nick Cave yanındaki PJ yada PJ yanındaki Nick Cave olası geliyor. İzleyin ve haklı mıyım görün…


Hiç yorum yok: